Yemekhanenin arkasında kimselerin bilmediği ıssız bir
tabure var. Pek üzgün bir tabure bu. Toprağa saplanmış, paslanmış, unutulmaya
yüz tutmuş. Ona isim koyma cürretinde bulundum ve adını Yalnız Tabure koydum.
Pekala, en yaratıcı bir isim olmayabilir ama bulunduğu durumu gayet güzel
açıklıyor. Biri bana şayet Yalnız İnsan deseydi üzülmezdim, yalnızım ne olmuş?
Durumumu belirten, gayet faydacı, pragmatist bir isim. Hatta keşke her isim
durum belirtseydi; Üşengeç İnsan, Yorgun İnsan, Üzgün İnsan... Tamam, belki de
o kadar akıllı bir fikir olmayabilir. Hatta, ben üzülürdüm, herkes niye
bilecekmiş yalnızlığımı? En iyisi ben yalnız olmayayım. Yalnız olmayayım da,
nasıl? Bu modern dünyanın vahşi düzeninde insan samimiyet nasıl bulur?
Samimiyetsizliğin, yalnızlığımın temel taşı olduğunu
söylemek isterdim fakat değil. Komedyenler dünyanın en samimi insanları mı?
Tabii ki değiller. Stand up gösterileri, komedyenlerin aylarca dirsek
çürütmeleriyle oluşuyor. Gerçeği yansıtıp doğaçlama yaptıklarını düşünmek
emeklerine büyük saygısızlık olur. Dolayısıyla komedyenler pek samimi değil,
hatta olabildiğince yapay ama bunu gizlemekte inanılmaz başarılı insanlar. Ben,
öte yandan asla samimi rolü yapamıyorum. Bunun yalnızlığımın en büyük sebebi
olduğunu düşünüyorum. Diğer insanlarla konuşurken umursar gibi davranamıyor,
günlerinin nasıl geçtiğini soramıyorum. Çünkü, istemiyorum sormak. Onların gün
içerisinde ne yaptıklarını, sonraki gün ne yapacaklarını, aldığı arabadan
memnun olup olmadığını merak etmiyorum. Ben de komedyenler gibi ustalıkla
samimiyet maskesi takınıp onlara dünyanın en değerli insanlarıymış gibi
davranmak isterim fakat, yapamıyorum. Kendime pek kızdım, ne olurdu sen de
diğerleri gibi olsaydın dedim. Yeri geldi kendimle küstüm, uzun süre
barışmadım. Ondan nefret ettim, suçladım fakat bu hayat kendini dövmek için çok
kısa. Başarısız biri olduğumu kabul etmeliydim. Fakat, o tabure... Yalnız
Tabure bana gariban bir günde, mazlum kuşları dinlerken başarısız olmadığımı
öğretti. Ben, sadece farklıydım.
O taburenin
yalnızlığını başarısızlığı mı gebe etmişti? Hayır, benim gibi bir gariban,
insanlardan kaçmak için onu ıssızlığa taşımış ve orada unutmuştu. Sanırım, ben
de öyleydim. Beni belki kimse taşımamıştı yalnızlığa, ben kendimi sürüklemiştim
ama olan olmuştu. Yalnız Tabure nasıl ki kendisini suçlamıyorsa benim de
suçlamamam, yalnızlığımı kabullenmem lazım.
Yorumlar
Yorum Gönder